Mersin
03 May, 2024, Friday
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2403.5
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59618.85$

Olba’dan Korykos’a

09 October 2023, Monday 09:56

Mersin doğal güzellikleriyle birlikte tarihi ve kültürel dokusuyla, Türkiye’nin güneyinde Doğu Akdeniz’in seçkin güzelliklerini bünyesinde barındıran önemli bir kentimizdir. Mersin’in neresine giderseniz gidin, dikkatinizi çekecek tarihi bir eserle karşılaşmanız mümkündür. Olba da bu eserlerle yoğun olarak karşılaşacağınız antik kentlerdendir. Olba, köklü geçmişi  ve barındırdığı değerlerle, Kilikia sınırlarında yer alan önemli bir antik kenttir. Silifke’nin  Uzuncaburç Beldesi’nin doğusunda yer alan kent, Hellenistik Dönem’den beri Dağlık  Kilikia’nın doğusunda, Olba territoriumu sınırlarında denizden 1200 m yüksekliğinde bir akropolis çevresinde yerleşim görmüştür.

 

Hellenistik Dönem’de  kulelerle  güçlendirilmiş  kale  yerleşimi  olan  Olba antik kentinde yürütülen kazılar sonucunda, yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine sunulabilecek çok sayıda esere ulaşılmıştır. Bugün sahip olduğu değerlere rağmen hak ettiği ilgiden yoksun kalan Olba’da,  Anıtsal çeşme (Nymphaeum),  tiyatro, nekropol, tapınak mezar, su kemeri (aquaeductus) ve  manastır bu eserlerin en önemlileri arasında yerini alır. Olba’nın  günümüze ulaşan en  görkemli  anıtları,  Roma  İmparatorluk  Dönemi’ne  aittir.  Septimus  Severus zamanında  yapılmış  olan  Anıtsal  Çeşme Binası (Nymphaeum)  ve  Su  Kemeri  (Aquaeductus)  görülmesi gereken eserlerin en başındadır.

              

Olba’yı gezmek için kesinlikle bir gününüzü ayırmalısınız. Antik kentin batısındaki tiyatroyu ve anıtsal çeşme, ilk görülmesi gereken eserlerdendir. Arkeolojik  kazılarla  ortaya  çıkarılan  tiyatro,  Roma yönetimi altındaki kentin kültürel ve sosyal gelişmişliğini gözler önüne serer. Anıtsal çeşmenin yanında olan tiyatro  binasının, günümüze ancak bazı  oturma  basamakları  ve sahnesinin bir bölümü ulaşmıştır.

 

Bu önemli yapılardan sonra, kentin en gizemli güzelliklerini barındıran Şeytan Deresi Vadisi’ne yönelmelisiniz.  Vadinin  hemen girişinde, su kemerinin en kayda değer bölümü sizi taa iki bin yıl öncesinden tüm görkemiyle selamlayacaktır. Lamas Çayı’ndan taşınan  su Olba’ya bu  kemer üzerinden  ulaşır.  Su kemerinin  üzerindeki  Yunanca  yazıtta da kemerin Septimus  Severusa  adandığı  anlaşılmaktadır.

 

Ölüleriyle içiçe yaşayan Olba’da,  yerleşim  alanının  her köşesinde çok  sayıda ve  çeşitlilikte  mezarlara rastlayacaksınız. Kaya mezarları, lahitler ve tapınak planlı anıtsal  mezarlar, karşılaşacağınız mezar türlerinden olacaktır. Şeytan Deresi Vadisi’nin girişinden üç yüz metre sonra vadinin sol yamacında, yıllarca süren arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan Olba Manastırı’nı göreceksiniz. Manastır, sadece Olba’nın değil Kilikia bölgesinin Erken Hristiyanlık Dönemi’ni yansıtan  en önemli dinsel yapılarındandır. 5. yüzyılın ikinci yarısında yapılan manastır, İmparator Zeno’nun tahta geçişiyle bölgede başlayan parlak dönemin bir yansıması olarak karşımıza çıkar.

 

Olba Antik Kenti’nde yapılan 2015 yılı kazılarında, belki de kazıların başladığı tarihten itiberen en dikkat çekici bir buluntuyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu da, 1800 yıllık çok önemli bir mozaiktir. Üç portre ve pelerinli bir melekten oluşan mozaik, sergilenmek üzere Silifke  Müze  Müdürlüğü’ne kaldırılmıştır. Roma Dönemi’nden kalma bir yapının taban mozaikleri olduğu anlaşılan bu muhteşem mozaiklerdeki figürlerin; Tryphe,  Bios ve  Lucia olduğu tahmin edilmektedir.

 

Tapınak Mezar, manastır, katedral, nekropol alanları su kemeri, anıtsal çeşme ve tiyatroyu gezdikten sonra, yönünüzü kesinlikle Şeytanderesi Vadisi’nin içine çevirmelisiniz. Vadinin ilk 3 kilometresinde, yoğun olarak antik kentten kalan kalıntılarla karşılaşacaksınız. Bu kalıntılar daha çok çeşitli formlardaki mezar kelıntıları ve yerleşim yerlerinden kalan kalıntılardır. III. yüzyılı tarihlenen Mağara-Kilise de bu kalıntılardan birisidir.  Hristiyanlığın en erken dinsel mekânlarından biri olan Mağara-Kilise’den  günümüze maalesef pek bir şey kalmamıştır. İklimsel ve insani sebeplerden mağaranın içerisindeki freskleri görmemiz artık pek olası değildir. Mağara – Kilise’nin önünde, 5. yüzyılda yapılan kilise kalıntısı, buranın Hristiyanlık açısından önemini ortaya koymaktadır. Mağaranın Hristiyanlık öncesinde, Pagan Dönemi’nde de kullanılmış olması söz konusudur.

 

Olba’dan Korykos’a 40 kilometrelik bir düzlemde uzanan Şeytanderesi  Vadisi, doğa ve tarihin muhteşem bir buluşmasına tanıklık eder. Bölge öyle farklı iki iklimi barındırır ki, vadiden ilerledikçe Olba’nın 1200 rakımlı karasal ikliminden, kendinizi Akdeniz’in ılıman ikliminde bulursunuz. Bu iklim geçişlerinde vadideki değişen bitki örtüsünü de rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

 

Tarih ve arkeoloji tutkunları için Şeytanderesi Vadisi sürprizlerle doludur. Vadi yamaçlarında her an, önünüze antik dönemlerden kalma duvarla örülü bir mağara çıkabileceği gibi, vadi tabanında düzleştirilmiş kayalar üzerinde, yine antik dönemlerden bir at arabasının tekerlek izini görebilirsiniz. Ya da hiç tahmin etmediğiniz bir noktada kayalara oyularak yapılan bir zeytin yağı presine rastlayabilirsiniz. Olba’dan 25 kilometre kadar uzaklaşıp Korykos’a yaklaştığınızda, vadinin kanyona dönüşmüş yamaçlarındaki mağaraların, sizi gizemli bir yolculukta hissettirmesi kaçınılmazdır. Mağaraların içinde, Pagan inanışında kullanılan tipik kült alanları olan dikmeleri görmek, yaptığınız tarih yolculuğunda sizi daha da gerilere götürerek heyecanınızı arttıracaktır.

Akdeniz’den esen ılık meltemden, Korykos’a yaklaştığınızı ve tarihle bütünleşmiş bu doğadan ayrıldığınızı anlamanız yakındır artık. Bütün dini ve sivil yapılarıyla, Erken  Hristiyanlık  döneminin izlerini taşıyan Olba’yı gezip, Şeytanderesi Vadisi’nden Olbalı’ların yol olarak kullandıkları bu vadiden Korykos’a ulaşmak ve o dönemlerin koşullarını anlamak sizin için mükemmel bir deneyim olacaktır.

Kültür  turizmi açısından  Mersin’de en önde gelen yerlerden olan Olba,  deniz-kum-güneş turizmine alternatif olarak  hak ettiği ilgiyi bir an önce gelmelidir.  Mersin, sahip olduğu bu tarihi  ve doğal  güzelliklerini harmanlayıp sunması halinde, Akdeniz’de Kilikia Bölgesi’nin parlayan bir yıldızı olacaktır.

 

                                                                                                                                

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum