Mersin
09 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2403.5
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59618.85$

MACERA PEŞİNDEKİ HAYATLAR

10 February 2024, Saturday 07:59

Şarap dışındaki yazılarımı takip edenler belki fark etmiştir. Tüm doğa sporlarına özellikle ilgim vardır. Dağcılık, yelkenli yatçılık, kite surf başta olmak üzere daha birçok doğa sporunu ya düzenli olarak yaptım, ya da belirli bir süre deneyimledim. Bu sporların uç noktalarını yapmaya başladığınızda tehlike seviyesi ve risk oranı gittikçe artmakta. Ancak bu sporları yapanlarda gözlemlediğim bazı ortak özellikler var. En azından ben kendimi “acaba neden bu sporları yapmayı seviyorum” diye sorguladığımda kendime verdiğim cevaplar bunlar. Örneğin “dışarıdan izleyen değil, içinde yaşayan” biri olmayı sevdiğimi fark ettim. Yapmadığım için değil, yaptığım için pişman olmayı tercih ettiğimi fark ettim. Merakının peşinden giden bir insan olduğumu fark ettim. Bu sporları yapmak için eğitim, kıyafet, malzeme vb için para harcamayı göze aldığımı fark ettim. Zaten hep söylerim; “Zaman, para ve enerji” bir arada olmalı. Buraya kadar olanlar ortak özellikler. Bir de ayrıştığımız bazı şeyler var. Mesela eksik malzemeyle bir şey yapmamak. Gerektiğinde dönmeyi bilmek. Solo tarzı tercih edenler olsa da ekip olarak uyumlu hareket etmek. Ve en önemlisi; doğa ile iddialaşmamak. Kısacası riski minimize etmek. Zaten doğa ile ilintili birçok konuda “en iyi denizci, en iyi dağcı korkak olanlardır”, ya da “ölüm kahramanları çok sever” demezler mi?

Ancak bazen maceracı ruhu çok yükseklerde olan bazı insanlar var ki; onları Andre Gide’nin ünlü bir sözü ile anlamaya çalışıyorum: BAZI İNSANLAR KENDİLERİNİ ANCAK MACERA SIRASINDA TANIMAYI BAŞARABİLİRLER”

Bu tür insanlardan bir tanesi de çıplak elle kaya tırmanışları yapan, derin kanyonlara atlayışlar yapan bir Amerikalı “DAN OSMAN”.

Daniel Eugene Osman, namı diğer Dan Osman’ın kısa hayat öyküsünü (1963-1998) Wikipedia gibi çeşitli kaynaklardan ve Nathalie Marchal’ın makalesinden alıntılar yaparak anlatmak istiyorum. Aslında tüm bu uzun girizgahım bu yüzden.

“…Onu motive eden şey neydi? Bu sadece adrenalin arzusu muydu, yoksa bir çeşit korkularıyla yüzleşme isteği mi?”

…Amerikan ve Japon kökenli bir ailenin çocuğu olarak 11 Şubat 1963 tarihinde Nevada’nın Reno kentinde doğdu. Tırmanışa Tahoe Gölü yakınlarındaki Cave Rock’ta başladı. Daha sonra Yosemite Vadisine geçerek, burada doğaseverler ve tırmanışçılar ile birlikte yaşayıp birçok tırmanış gerçekleştirdi.

Zamanla serbest tırmanışın en büyük isimlerinden biri haline geldi. Onun gözü pekliği ve kendinden emin tarzını kıskanan kimi dağcılar, çıplak vücutlu “spiderman” için “zırdeli” ya da “kaçık” diyordu. Dağcı arkadaşlarının Dan-O diye çağırdığı Dan, Cave Rock’ta gerçekleştirdiği tırmanışlar sırasında “free climbing”e ilgi duymaya başladı. Yani ipsiz ve düşme anında önlem olacak hiçbir güvenlik önlemi almadan tırmanıyordu.

1989’la birlikte tırmanışa olan tutkusu yeni bir aşka yol açtı. Cave Rocks’ta tırmanırken 50 kereden fazla düştü ve düşmenin tırmanmaktan daha fazla heyecan verici olduğunu keşfetti. Sonraki on yıl içinde, özenle, onun daha önce hiç denenmemiş düşüşler denemesini sağlayan sofistike bir tırmanış ipi ve bir düğüm sistemi hazırladı. Osman tüm atlayışlarını titizlikle planlardı. Kesinlikle hiçbir hata payı bırakmazdı. İpin esnemesinden düşüşün açısına kadar her detayı göz önünde bulundururdu. Bu tarz yüksekliklerden atlamak için tüm ipler çarpmanın gücünü eşit bir şekilde dağıtmalıydı. Öte yandan onun sıfır hata toleranslı sistemi, düşüşü yere çok yakın bir mesafede durdurmanın avantajına sahipti.

Bohem bir yaşam tarzı yaşadı, yarı zamanlı marangoz olarak çalıştı ve Lake Tahoe, California'da yaşadı. Serbest solonun daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayan birçok kaya tırmanışı videosunun konusu oldu. Osman aynı zamanda Tahoe'daki Cave Rock tırmanma alanının ve Carson City bölgesindeki diğer birçok bölgenin geliştirilmesinde de etkili oldu.

Ama hiçbir şey onun için yeterli değildi. Sürekli olarak atlayışlarını biraz daha ileriye zorlama ihtiyacı duydu. Ve sonunda kaçınılmaz olan gerçekleşti. Ekim 1998’de, Dan o ana kadarki en büyük atlayışını yapmak için hazırlanıyordu. Yosemite Parkı’ndaki Leaning Tower’dan (Eğik Kule) atlamak için bir teçhizat kurdu. 335 metrelik bir atlayışın ardından yerden 45 metre yukarıda durmayı planladı. Teçhizatını 183 metrelik bir atlayışla başlayarak test etti ve bunu 228, 243, 259 ve bir 274 metrelik atlayışlar izledi. Hepsi yolundaydı. Bununla birlikte 26 Ekim’de on iki yaşındaki kızı Emma’dan bir telefon aldı. Kızı onun için endişelenmiş ağlıyordu. Derhal her şeyi bıraktı ve kızını görmeye gitti. İki gün sonra Yosemite’ye döndüğünde park korucuları tarafından nezarete alındı. Suçunun gösterileriyle hiçbir alakası yoktu. Osman genellikle günlük hayatın detaylarıyla uğraşmayı unuturdu ve bu durum en sonunda onu yakalamıştı. El koyulmuş bir ehliyetle araba sürdüğü için, ödenmemiş park biletleri yüzünden vs. yakalanmıştı ve 14 günlüğüne Yosemite cezaevine gönderildi. Ta ki arkadaşları ve ailesi kefalet parasını toparlayana kadar.

23 Kasım 1998'de, 35 yaşındayken öğleden sonra geç saatte, büyük atlayışını yapmak için Dan Leaning Tower'a tırmandı. Kolay olmadığını gördü. İki kez geri sayımı durdurdu, normalden daha fazla ip ekledi, ve son dakikada atlayışın açısını değiştirdi. Bu onun son atlayışı olacaktı. 1100 feet’ten yani 330 metre yükseklikten atlarken ipi koptu ve 45 metreden aşağıya düştü. Raporlar açının değiştirilmesinin iplerde daha fazla sürtünme yarattığını ve bu yüzden eridiklerini belirtiyor.

Kazanın nedenleri hâlâ belirlenebilmiş değildir. Kimine göre Dan, farklı ipleri birbirine bağlayarak hata yapmıştı; kimine göre ise o hapisteyken ipler uygun olmayan koşullarda saklanmış ve oluşan rutubet yüzünden erken yıpranarak kopmuşlardı. Bir başka yorumda ise zaten ıslak olan iplerin birbirine eklenmesi için atılan düğüm düşüş anında ağırlığına dayanamayıp çözüldü…

Dan Osman’ın yaptıklarının nasıl çılgınlıklar olduğunu aşağıda linkini yazdığım videoyu izleyerek bir nebze de olsa anlayabilmeniz mümkün. Videoda ipsiz ve emniyetsiz olarak çıplak elle solo kaya tırmanışındaki başarısını defalarca hayranlıkla izlemişimdir. Ancak ölüm maceraperestleri çok seviyor. Siz siz olun, eğitimsiz, malzemesiz, doğayla iddialaşarak maceralar yaşamayın. Maceranın en güzeli, eve sağ salim döndüğünde, yaptığın etkinlikleri sevdiklerinle güzel birer anı olarak paylaşabilmektir.

https://www.youtube.com/watch?v=gvvQTwIM-As

Hepinize iyi hafta sonları diliyorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum