Mersin
08 May, 2024, Wednesday
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2403.5
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59618.85$

Edebiyat ve Sinema Arasındaki Bağlantı

13 October 2023, Friday 11:21

Bir film ya da diziyi öne çıkaracak birçok etken vardır. Yine bir projenin iyi olmasını sağlayan ya da iyi olacağını düşündüren güven tablosu vardır. İyi bir filmin oluşması için bakış açısı yüksek bir yönetmene, güçlü bir teknik ekibe ve tabiki yaratıcı bir kurgucuya. Sinemayı diğer sanat dallarından ayıran belki de en önemli faktör budur. Sinema gerçekten biri olmadan diğerinin eksik kalacağı kolektif bir yapıyı iç içe barındırır. Domino taşlarından birinin eksik kalması perdenin gücünü azaltır.

Sinema kolaktif bir yapıdır. Bir filmi var eden yap-bozun her bir parçası elbette çok önemlidir. Ama bir konu vardır ki, bu konu sinemanın yükseliş ve düşüş sürecinin zirvesindedir. İşte o konu; filmi ya da diziyi oluşturacak olan, aslında bütün birimleri ekip halinde çalışmaya itecek olan yol haritasıdır. O yol haritası, SENARYO’dur.

Yol haritası olmadan başarıya ulaşmak mümkün mü? Bir araba sürücüsünü düşünün. Çok iyi bir araba sürücüsü hatta bir yarışçı. Saatte 200 kilometre hıza çok rahat ulaşabilen, çok iyi bir yol tutuşuna sahip olabilen ve tabiki güçlü manevra bilgisine sahip olabilen bir sürücü. Şimdi bu sürücüyü hiç bilmediği bir yola taşırsak ne olur? Araba yarışlarında, bir yarışmacı yarış öncesi neden parkuru defalarca deneyimleme ihtiyacı duyar?

Çünkü yolunu bilmediğiniz bir gidişatın varış noktasını tahmin bile edemezsiniz. İşte edebiyat ve sinemanın buluşma noktası burasıdır.

İnsanlar bir filmin her şeyden çok konusunu ele alır. Sizi ilk olarak içine çekecek olan şey ne anlatmaya çalıştığınızdır.

Son yıllarda insanların film ve dizi projelerinden eskisi kadar keyif alamamasının en önemli nedeni de bu senaryo açlığıdır. Birbirinin kopyası denilecek film ya da projelerin açığa çıkmasının da nedeni budur.

İyi bir film yapabilmek adına bir araya gelen ekiplerin en temel ihtiyacı olan seneryoyu oluşturabilmek adına sıklıkla edebiyata başvurulur. Roman yazarlarının kapısı arşınlanır. Romanlar uyarlanarak beyaz perdeye aktarılmaya çalışılır.

“Sherlock Holmes” hem filmiyle hem de diziyle çok beğenilmiş bir proje. Ama temeli yazar Arthur Conan Doyle’nin yaratıcı kitaplarına dayanır.

“Forrest Gump” IMDB listesinin en üst sıralarında yer alan ve “Kült” yapım haline gelen bir film. Yine yazar Winston Groom tarafından yazılan bir kitap uyarlaması.

IMDB ve uyarlama filmler demişken tabiki Stephen King’den bahsetmemek olmaz. Dünya sinemasının bu kadar gelişmesinde ve anlam kazanmasında bu başarılı sanatçının elbetteki payı büyük. Herkesin muhtemelen ez az 1 kere ağlayarak izlediği, The Shavvshank Redemption (Esaretin Bedeli) , The Green Mile (Yeşil Yol) filmlerinin oluşmasını sağlayan kitapların yazarı.

Bu başarılı yazar tek başına sinema dünyasına yol haritası oluşturma işini üstlenmiş bir kalem. Stephen King’in kitaplarından sinemaya aktarılan 42 film ve 25 dizi projesi var.

Bütün bunları ne için anlattığıma gelecek olursak: Türkiye’deki film ve kalite eksikliklerinde sizce de biraz bu etkenin bir payı yok mu? Okumuyoruz! Neredeyse birbirinin aynısı olan projeler ya da tamamen argoya, insan bedenine dayalı saçma komediler ya da klasik şive komedi yapısı oluşturulmaya çalışılan projeler. Film ve dizi sektörümüzdeki yetersizlikte budur belki de? Ne okuyoruz ne de araştırıyoruz. Türk toplumunun sinemaya uyarlanabilecek büyük bir tarihi ve önemli yazarları farken bundan faydalanamamanın temelinde yine ne yazık ki okuma eksikliğimiz başrol oynuyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum